-
1 gözdağı vermek
v. threaten, hector about, hector around, buffalo, bulldoze, menace -
2 gözdağı vermek
to intimidate, to browbeat -
3 gözdağı
-
4 gözdağı
-e gözdağı vermek jemandem drohen (-le mit D) -
5 gözdağı
устраше́ние, запу́гивание; угро́заgözdağı vermek — устраша́ть, запу́гивать, угрожа́ть
-
6 gözdağı
(-nı)устраше́ние, запу́гивание, угро́заgözdağı vermek — страща́ть, устраша́ть, запу́гивать; угрожа́ть
-
7 gözdağı
,-nı threat, menace, intimidation, daunting. - vermek /a/ to threaten, menace, intimidate, daunt. -
8 زهرچشم دادن
gözdağı vermek -
9 drohen
gözdağı vermekkorkutmaktehdit etmek -
10 tehdîd
arapça تهديد gözdağı. tehdîd edilmek gözdağı verilmek. tehdîd etmek gözdağı vermek. -
11 пригрозить
-
12 запугивать
gözünü korkutmak,yıldırmak* * *несов.; сов. - запуга́тьgözünü korkutmak; yıldırmak; gözdağı vermek -
13 попугать
-
14 припугивать
несов.; сов. - припугну́тьgözdağı vermek, gözünü korkutmak -
15 стращать
уст., прост.gözdağı vermek, kuru sıkı atmak -
16 buffalo
n. bizon, karasığır, amfibi panzer————————v. gözdağı vermek* * *1. bufalo 2. sığır* * *plurals - buffalo, buffalo(e)s; noun1) (a large kind of ox, especially the Asian and African varieties.) sığır2) (the American variety of ox; the bison.) bizon -
17 bulldoze
v. buldozer ile temizlemek, buldozerle üzerinden geçmek, gözdağı vermek, korkutmak* * *1. buldozerle 2. buldozerle düzleştir* * *verb (to use a bulldozer on: They bulldozed the building site.) buldozerle düzlemek -
18 menace
n. tehdit————————v. tehdit etmek, gözdağı vermek* * *1. tehdit et (v.) 2. tehdit (n.)* * *['menəs] 1. noun1) (something likely to cause injury, damage etc: Traffic is a menace on narrow roads.) tehlike2) (a threat or show of hostility: His voice was full of menace.) tehdit2. verb(to threaten: menaced by danger.) tehdit etmek- menacing- menacingly -
19 threaten
v. tehdit etmek, gözünü korkutmak, gözdağı vermek, tehlike belirtisi olmak, korkutmak* * *verb (to make or be a threat (to): She threatened to kill herself; He threatened me with violence / with a gun; A storm is threatening.) tehdit etmek -
20 hector about
v. başına belâ olmak, gözdağı vermek
- 1
- 2
См. также в других словарях:
gözdağı vermek — (birine) sonradan verilecek bir ceza ile korkutmak, yıldırmak, tehdit etmek, caydırmaya çalışmak Sarhoş ağabeyi, parası pulu ile gözdağı vermeye kalktı onlara. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözdağı — is. Sonradan verilecek bir ceza ile korkutma, yıldırma, tehdit Ona korku ve gözdağı aracı ile birtakım emirler verilir, yasaklar konur. H. Taner Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller gözdağı vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
zılgıt vermek — korkutmak, çıkışmak, azarlamak, gözdağı vermek Şehrin büyükleri otelciye adamakıllı bir zılgıt vermişler. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
cayırtı vermek — gürültü ile gözdağı vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
şantaj yapmak — gözdağı vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
höt demek — gözdağı vermek, korkutmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tehdîd — (A.) [ ﺪیﺪﻬﺕ ] gözdağı. ♦ tehdîd edilmek gözdağı verilmek. ♦ tehdîd etmek gözdağı vermek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
görünmek — nsz 1) Görülür duruma gelmek, görülür olmak, gözükmek Kapıda Eda Hanım göründü ve ona hatır sordu. P. Safa 2) İzlenim uyandırmak Üzgün ve yorgun görünüyordu. H. Taner 3) Benzemek, görünüşünde olmak 4) mec. Azarlamak Çocuk pek azdı, biraz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
korkutmak — i 1) Korkmasına yol açmak Yılan beni o kadar korkutmuştu ki bakarken kuşun hesabına ondan ben korkuyorum. M. Ş. Esendal 2) Kaygıya düşürmek Sevdiğimiz bir kadının nazarımızda meziyet teşkil eden birçok hâlleri karımız olacak kadında bizi korkutur … Çağatay Osmanlı Sözlük
yıldırmak — i Gözdağı vermek Lüzumsuz taşkınlıklarla biz orta yaşlıların gözünü yıldırırlardı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
tehdit etmek — 1) gözdağı vermek Masanın üstündeki mektupla gözlüğü göstererek beni tehdit etti. R. N. Güntekin 2) tehlikeli bir durum yaratmak … Çağatay Osmanlı Sözlük